• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/afyon.sultandaglilar.9
  • https://www.twitter.com/Sultandaglilar1
  • https://www.instagram.com/sultandaglilar
  • https://www.youtube.com/channel/UCOekF1e5oweeCV-OKtgSu7Q?view_as=subscriber

S  U  L  T  A  N  D  A  Ğ  I 

TARİHİMİZ

KURUCUMUZ, SELÇUKLU UÇ BEYİ İSHAK BEY
 
Sultandağı ilçemiz (İshaklı), Selçukluların Haçlı Ordularını yenmesi üzerine Bizansın elinden çıkıp Selçuklu hakimiyetine geçmiş; 1257 yılında İshak bey isimli bir uç beyine tımar arazisi olarak verilmiştir. İlçenin eski ismi, bu uç beyine izafeten "İshaklı" olarak konmuştur. İlçemiz, Fatih Sultan Mehmet Han döneminde Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil olmuştur. Uzun yıllar Akşehir'e bağlı kalmış, 1865 yılında belediye olmuş, daha sonra müstakil ilçe olarak Afyon Sancağı, Bursa Vilayetine (Hüdavendigar) bağlı şekilde 1890 yılına kadar idari taksimattaki hayatına ilçe olarak devam etmiştir. Tanzimat döneminde Bucak (Nahiye) Merkezi yapılmış ve Bolvadin İlçesine bağlı olarak Afyonkarahisar vilayetine bağlanmıştır. İlçe nüfusunun azalması ile 1930 yılında belediye statüsü değiştirilerek bucak merkezi haline getirilmiştir. Cumhuriyet döneminde 1923 yılında Bolvadin'e bağlanır. 1958 yılına kadar Bolvadin ilçesine bağlı İshaklı adında bir nahiye iken aynı yıl Çiftlik beldesi ile idari olarak birleştirilip Sultandağı adıyla ilçe statüsü verilerek ilçe merkezi olmuştur. İki belde halkı (Sultandağı ve Çiftlik) arasındaki sıkıntılar 14 yıl sürmüş, 1972 yılında Çiftlik semtinin talebi doğrultusunda 29.02.1972 tarih ve 10686 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Çiftlik semti ayrılarak Yeşilçiftlik Kasabası adıyla belde olarak yeniden ihdas edilmiştir. Günümüzde İlçe Merkezi Sultandağı olarak devam etmektedir. 
 

 
İLÇEMİZ TARİHİ İPEK YOLU ÜZERİNDE
Sultandağı İlçesi, M.Ö. Bakırçağ Devirlerinde yerleşime konu olmuş çok köklü bir geçmişe sahiptir. Bu dönemden itibaren coğrafi yapısından dolayı, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde batı doğu istikametinde önemli bir yol güzergahı üzerinde ve kavşak noktasında bulunmuştur. Afyonkarahisar ila Konya karayolunun 68 kilometresinde, Sultandağlarının eteğinde kurulmuş olan Sultandağı, eski çağlardan beri m
eyve bahçeleriyle ünlüdür. Ortaçağdan itibaren İpek Yolu üzerinde bulunması sebebiyle ticari önem kazanmıştır. Büyük Selçuklular döneminde İpek Yolunun önem kazanmasıyla beraber kuzeybatı güneydoğu istikametinde yol güzergahı olması nedeniyle deve kervanlarını ağırlamıştır. Yerleşim yeri olarak Ege Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesinin kesişim noktasında yer alır. Tarihi itibariyle bölge İshaklı olarak adlandırılmaktadır.  
 

 
 
SULTANDAĞI VE İSHAKLI ADI NEREDEN GELİYOR?
Türklere Anadolu kapılarını açan 1071 Malazgirt zaferinden sonra Selçuklular, Anadolu içlerine akınlar düzenlemeye başlamış ve bu akınlarda zaman zaman Bizans ordusu ile karşı karşıya gelmişlerdir. 1176 yılında Bizans İmparatoru, Türkleri Anadolu’dan atmak için büyük bir ordu toplar ve Bizans ordusu ile Selçuklu Ordusu bugünkü Bolvadin Ovası’nda Bolybotum Savaşı'nda karşı karşıya gelir. Selçuklu ordusu Bizans ordularının kalabalıklığı yüzünden ikiye ayrılır. Bu savaş sırasında geceleri Emirboğa (Emir Mengücek) kumandasındaki birliklerin şimdiki Emirdağlarına, Sultanboğa (Müizzeddin Melikşah)  kumandasındaki birliklerin ise, şimdiki Sultandağlarına çekildikleri rivayet edilmiştir. Bu savaş sırasında Sultanın çekildiği dağa Sultandağları, Emirin çekildiği dağa da Emirdağı denmiştir. Selçuklu zaferinden sonra zaptedilen bu yerler, 1257 yılında iskan işleri tamamlandıktan sonra (Sultandağı-İshaklı), İshak bey isimli bir uç beyine tımar arazisi olarak verilmiştir. İlçenin eski ismi de, kurucusunun ismine izafeten İshaklı olarak konmuştur.


SAHİP ATA KERVANSARAYI
Selçuklulara bağlı olarak Anadolu’da kurulan ilk beyliklerden biri de Sahip Ata Oğulları’dır. Bu beyliğin kurucusu Sahip Ata Fahreddin Ali, yaşamının büyük bir kısmını, mülkü saydığı Afyonkarahisar’da geçirmiştir. Sahip Ata Paşanın bu bölgeye kervansaray yaptırmasından dolayı,  bölge de bu isimle özdeşleşmiştir. Selçuklu Kervansarayları, Türklerin Anadolu topraklarındaki egemenliğinin en büyük sembollerindendir. İlçemizdeki kervansaray da Sahip Ata Fahreddin Ali bey tarafından yaptırılmıştır. Sahip Ata Fahreddin Ali, Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus bin Keyhüsrev'in dış ilişkiler bakanı olduğu sıralarda elçi olarak büyük başarılar kazanmış ve bu başarısının nişanesi olarak bu Kervansaray'ı Hicri 647, milâdi 1249 yılında inşa ettirmiştir. Kervansarayın kapısı Selçuklu mimari geleneğine göre doğuya açılmaktadır. Kapının dış kısmı oyma ve yarım yıldızlı taş örmedir. Anakapıdan hanın yazlık kısmına girilir. Yazlık kısmının ortasında mescit bulunmaktadır. Kervansarayın ortasındaki mescid, Selçuklu taş işçiliğinin eşi bulunmaz bir örneğidir. 7x7 metre ebadındaki bir saha üzerinde iki kat halinde inşa edilmiştir. Dört kemer üzerinde yükselen mescid, muntazam kesme taşla yapılmıştır. Mescidin ve hanın inşasında, İslâm öncesi devirlere ait mimari eserlerin enkazından faydalanıldığı anlaşılmaktadır.Hanın ve mescidin duvarlarında muhtelif kabartmalar, kapı ve çekmece motifleri olan taşlar bulunmaktadır. Mescidin kapısı kuzeye açılır. Yıkılmış bulunan merdivenleri 2008 yılındaki restorasyonda yeniden yapılmıştır. Mescidin doğu ve batıya açılan iki penceresi vardır. Soldaki pencerenin sol tarafındaki küçük kapıdan minareye çıkılır. Minare merdiveninde örnek bir Türk işçiliği vardır. Mihrap ve kubbesi simetrik taşlardan yapılmıştır. Hanın kışlık bölümüdeki kapının üstü taş oymacılığının güzel örnekleri ile süslüdür. Kapının kemeri onbir taşla örülmüştür. Üstünde 47x65 santimetre ebadındaki mermerde yer alan kitabede Türkçe olarak: "Bu mübarek Hanı, Emüril Müminin dürhanı, fetih babası dünya ve din'in azizi yüce Sultan Keyhüsrev oğlu Keykavus'un hükümdarlığı günlerinde ben Hüseyin oğlu Ali-kulu 647 yılında imar ettim" ifadeleri yazılıdır. Hanın yazlık bölümü 36x36 metre ebadında, kışlık bölümü içten içe 20x2l,5 metre boyundadır. Batıya üç, kuzeye ve güneye birer penceresi vardır. Hanın üstü beşik örtüsü şeklinde tonoz kubbelerle kaplıdır. Kervansarayın kitabeside ise: "Hâzel-İmaretü-l Hanül-mübarek fi-eyyam-mı devletü's Sultane muazzam Şahân şah-ı âzam,Mâlikü'l-ribakü'l-ümen seyyüdü's selatünü-l-arab-ı ve'lacem İzzet'i ed-dünya" "Ved-din Gıyasü'l-İslâm ve müslimin Ebu'l-Feth Keykavus bin Keyhüsrev bin Keykubat Kasım Emirü'l Müminin Haled-Allahü devlete el-abdüzzaif el-müzennip el-muhtaci-ilâ rahmâtullâh-i teâla Ali bin el-Hüseyin ahsenallah akibete-hû fi Cemazi-el âhir sene seba erbaa ve mis sittemie H.647" yazmaktadır. 
Sahip Ata Kervansarayı (Taşhan) geçtiğimiz yıllarda aslına uygun olarak restore ettirilmiş ve ilçe halkının kullanımına sunulmuştur. 
 

 
İLÇEMİZİN KURTULUŞ SAVAŞINDAKİ ROLÜ
Sultandağı ilçemiz, Kurtuluş Savaşında stratejik yönden önemli bir görev yürütmüştür. İstiklal Savaşının Hareketli zamanına ait Büyük Taaruz planlarının hazırlandığı ve uygulandığı karargâh olarak kullanılmış, asker yerleştirilmiş bir beldedir. Birinci ve İkinci Ordu Bolvadin'de kurulmuştur. Batı Karargahı Akşehir'dedir. Sultandağı ise Bolvadin ve Akşehir'e neredeyse eşit mesafede çok stratejik bir konumdadır. İshaklı halkı, Kurtuluş Şavaşı sırasında Yakasenek yakınlarına kadar gelen Yunanlılar’a karşı müthiş bir mücadele vermiştir. Ayrıca İstanbul-Bağdat demiryolu hattı üzerinde olmasından dolayı, bölgeler arası nakliye noktasında çok önemli ve kilit bir rol oynamıştır. Günümüzde ilçemizde ve köylerinde Yörükler, Türkmenler, Çerkesler ve Bulgaristan göçmenleri vatandaşlarımız yaşamaktadır. 
 
 
 
 
 
 
 
@copyright: sultandaglilar.com